AZ

TEPKİSİZİM, EVET! PEKİ NEDEN? » AzadMedia.az


Tülay Dikmen ile Cuma Köşesi
 
Geçtiğimiz hafta bir olay patladı. 

Bir karikatür çizildi..
Resmedilenlerden birinin Efendimiz (SAV) olduğu iddiası, ortalığı karıştırdı.. 

Bilinen ve beklenen(!) kareler, söylemler, yazılar vs... 

Ve bana bu konuda eleştirel olarak yazanlar oldu.. 


"NEDEN BU KONUDA BİR PAYLAŞIM YAPMADINIZ" diyerek.. 

Yapmadım çünkü çok da önemli bulmuyorum bu tarz konuları..

Çünkü  gerek ilahiyatçı kimliğim ile, gerekse sıfatsız bir müslüman olarak;
"Bir resmin hakaret unsuru içeriğinden çok, asıl güncel hayatta; fiili, göstere göstere yapılan yanlışların Efendimiz'e (SAV) hakaret olduğunu" düşünüyorum.. 

Meselâ:
**"Ofansif Mizah" (dîni mizah) başlığı altında gençlerin beynine işlenen sapkın cümlelerin..
**Efendimiz (SAV) adına uydurulan hadislerin...

**O'nu geri kafalı, bağnaz, çağdışı göstermeye yönelik, yine O'nun adına "sözde hocaların(!)" anlattığı hikayelerin..
**İslâm'ı hurafelerle, bid'atlarla doldurarak yaşayanların...
**Tüm bunlara ses çıkarmayan, devletin bu konudaki yetkili kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın... 

Bu kadar çok "HAKARET"  ve  bu hakaretlere "TEPKİSİZLİK" varken!

Bir kesimin isteği üzerine "TEPKİ" göstermeyi kendime yakıştırmıyorum diyelim..

Çünkü Rabbimin bahşettiği aklım ile;
neyin niye yapıldığını, kimin işine yaradığını görebiliyorum.. 

Evet olmamalı..
Yapılmamalı elbette..
Her toplumun kutsalı kendine özeldir!
Kutsala yönelik hareketler görmezden gelinemez..
Gelinmemeli de zaten.. 

Ama!
Ya yukarıda yazdığım ve her bir cümlesine bir köşe yazısı yazabilceğim başlıklar?? 

Doldurun içini kendi iç dünyanızda..
Bunlar hakaret değil mi?

Hemde resimden daha fazla ve ETKİLİ!
Ve ciddi "TEPKİ" hakeden.. 

Neden ETKİLİ?
Resim yapıldı diye kimse dinden

uzaklaşmıyor!
Ama Efendimiz (SAV) adına anlatılan safsatalardan dolayı uzaklaşıyor.. 

Beni tanıyanlar biliyor, bir kaç yazımda da yazmıştım zaten..
Rabbime her daim şükürle 4 çocuk annesiyim..
Elhamdülillah.. 

17 yaşındaki oğlum ile aramızda geçen bir sohbette bana sordu: 

"Peygamberimiz hayatta ve bu dönemde yaşasaydı, yine yer sofrasında mı yemek yerdi?
Ya da diğer bazı sünnetleri değişir miydi?
Eğitim için ne önerirdi?
Bu resimler vs için ne tepki verirdi sence?" 


Eşim ile birlikte, oğlumuzla sohbet ettik.. 

Evet o dönem yemek masası varmış da, o masayı bırakıp özellikle yerde yememiş! 

Bunun benzeri sünnetler o dönemin şartlarına göreymiş.. 

Eğitim: Savaşta esir alınan Yahudi'lere "10 kişiye okuma yazma öğretirseniz serbestsiniz" diyen bir peygamber eğitime karşı olabilir mi? 

Resminin yapılması, yahut alaycı tavırda karikatürize edilmesi ile ilgili ne yapardı peki? 

Başına işkembe konarak alay edildiğinde

gösterdiği vakarı gösterirdi muhtemelen değil mi? 

Uğraşmazdı, beddua etmezdi..
Tıpkı Taif'te yüzünü taşla yaralayanlara etmediği gibi..


Evet genç, berrak ve akli melekelerini kullanan bir beyinler oğlum gibi sorguluyor..
Soruyor..
Sorsunlar, konuşalım! 

Sorarken uzaklaşmıyorlar..
Aksine yakında; Efendimiz'in (SAV) yakınında olmak, orada kalmak istiyorlar..

Peygamberimiz bir kaç çizimle veya fırça darbeleriyle küçümsenebilir veya

düşürülebilir mi?

Yoksa asıl düşürmek(!) O'nun tavsiyelerine, yaşam standartlarına, ahlâki değerlerine göre yaşamayan "ÜMMETİNİN" tavırları mıdır?

Bugün O’nun hayatını temsil ettiğini söyleyenlerin çoğu, maalesef O’nun adaletinden, merhametinden, doğruluğundan, edebinden, tevazusundan bîhaber! 

Resim yasağına gösterilen hassasiyetin onda biri, yalan söylemeye, israf etmeye, kibirlenmeye, edepsizliğe, ahlaksızlığa karşı gösterilmiyor! 

Oysa asıl kutsal olan, kutsal sayılması gereken O'nun yüzü değil, izidir. 


O izin rotası da bellidir: 
Adalet!
Merhamet!
Hikmet!
Hakikat!
Doğruluk!
Dürüstlük!
Edep!
Ahlak! 

Bu devirde tüm bunlardan yoksun yaşayalım, sonra "KUTSALIMIZA SALDIRIIII!" diye bağrınalım? 

TEPKİ Mİ? 

İllâ yepki vereceksek sloganımız şu olsun: 

“Ruhunu Çizemiyorken Yüzünü Çizmeyelim!” 

Peki tepkiler neden bu kadar büyük?
Dîni hükmü nedir? 

Bu konuda bir ayet, yahut bir hadis yok! 

Yani "resmedilemez" diye doğrudan bir yasak bulunmaz..

Bu hassasiyetin tek sebebi; Kur’an’ın genel dokusu, şirkten kaçınma üzerine olduğundandır.. 

Kur'an'da putperestliğe dair uyarıların bir çoğu, insanlık tarihindeki olayları, tecrübeleri anlatır.. 

Simgeler veyahut kutsal sayılan kişiler,

zamanla anlamını aşar.. 

İnsanlar bu kutsalları görselliğe dönüştürürse, görsellik kutsamaya, kutsanma veya kutsal sayılma tapınmaya dönüşebilir diye de uyarır! 

Resmedilmemesinin bir yönü budur, bir yönü ise edeptir! 

Edep derken, "O'nun Rabbimiz nezdindeki özelliğini, güzelliğini tasvir etmek haddimiz değildir" edebi(!) ve utanması(!)

Sanki utanacak başka bir şeyimiz yokmuşcasına…(!?!) 

Haa birinin kutsalı bir başkası için alay konusu da olmamalı, olamaz elbette.. 


Tepki, yahut ceza olabilir.. 

Ancak demem o ki; bir karikatüre verilen tepki: 

**Sabah programlarında haftalarca dönen kayınvalide-damat ilişkisine verilmiyorken!
**Bu ve benzerleri, reyting rekorları kırıyor ve yetmemiş gibi ana haber bültenlerinde servis ediliyorken! 

**Yine aynı ekranlarda, çıplaklık, ensestlik, alkol kullanımı, çarpık ilişkiler yumağı vs gösterilmesi serbest iken! 

**Şarkıcı veya sanatçıların(!) "sözde müzik" adıyla; isyan, küfür, şehvet veren sözleri olan şarkılarını sahnelerde,

konserlerde, ekranlarda, kliplerde resmen pornografik içeriklerle sunmalarına Kültür Bakanlığı müsade ediyorken.. 

**Genç nesil bunları göre göre "normal" görmeye başlayıp asimile oluyorken.. 

**Yalancılık, dolandırıcılık en üstten en alta, her mecrada uygulanıyor ve özendiriliyorken! 

**Halk "O" cular, "bu" cular diyerek etiketleniyorken! 

**Var olanın yok olanı anlaması, yardım etmesi gerekirken; görmezden geliyor, "düşene bir tekmede benden" diyorken! 

**"Bana değmeyen yılan bin yaşasın"

diyerek "dilsiz şeytanlık" meziyet sayılıyorken! 

**Toplumun tamamı "adalet" beklentisini kaybetmişken! 

Tek derdimiz resim mi sizce? 

Benim değil! 

Evet kişi olarak "dînim" gereği..
İlahiyatçı olarak "işim" gereği..
Derdim, bu sebeplerle çok daha fazlası!


Efendimiz (SAV) hayatta olsaydı, onu çizen bir ressama kızar mıydı? 

Benim hayatını bildiğim, sevdiğim, örnek aldığım peygamberim bence şöyle

yapardı:
Önce resme bir bakar, sonra kağıdı kenara bırakır ve derdi ki: 

"Benim yüzümü değil, adaletimi, sabrımı, yetimle oturup kalkışımı, savaşta bile düşmanıma gösterdiğim merhameti çizin! 
Eğer ille de bir resim yapacaksanız, kul hakkı yemeyenin, yalan söylemeyenin, emaneti sahibine verenin, adaletli olanın, israf etmeyenin, yoksulu gözetenin, edepli-ahlaklı olanın, resmini çizin! 

Bu şekilde davranabilirseniz zaten benim resmime ihtiyacınız yok! 

O zaman hepinizin ruhunda bir parçam görünür.” 

Der miydi?
Derdi bence... 

O halde bugün bizlere düşen: 

Sanki özellikle ve belli dönemlerde bile bile, "danışıklı-dövüş" mantığında hortlatılan!
Sembolik ve propoganda amacı taşıyan bu olaylara takılmadan Efendimiz'i (SAV) hayatımıza, yaşamımıza, tavır ve davranışlarımıza taşımaktır. 

Çünkü O'nun portresi ne bir fırçayla veya kalemle çizilebilir!
Ne de basit karikatürle karalanabilir! 

Karalamaya çalışanlara verilecek cevap ise; ne kürsüden tehdit, ne sosyal medyadan reels paylaşmak değildir! 


En güzel cevap; O'nun yaşadığı gibi doğru, dürüst, adaletli, ahlaklı, edepli yaşamaktır! 

Burada esas soru şudur: 

Efendimiz'in (SAV) SÛRETİNİ mi, yoksa SÎRETİNİ mi konuşmalıyız? 

(SÛRET:Dış görünüş, yüz.)
(SÎRET: Davranış, ahlak, karakter.) 

Sanırım sîretini... 

Birde "sîreti" ile "sûreti" birbirini tutmayanlar var elbette..
Sûreten Müslüman, sîreten ise ???...... 

Bu da başka bir konu.. 


Rabbim hepimize "SÎRETİ MUHAMMED" olmayı..(O'nun ahlâkıyla ahlaklanmayı) 

Sûreti Müslüman, sîreti münafık olanları 
(Görünüş ve dilde Müslüman, ama yaşamı ve tavırlarının dinde yeri olmayanları)  bahşedilmiş akıl ve irademiz ile farkedip, korunmayı nasip eylesin... 

                                                                     VESSELÂM…
Seçilən
0
1
azadmedia.az

2Mənbələr